İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kayıtlı olarak ilk defa yüzerek geçenler yabancılardır. Özellikle İstanbul Boğazı’nda pek çok defa karşı yakaya yüzme teşebbüslerinde bulunulmuştu. Balkan Savaşı sırasında, Süvari Yüzbaşı Nazım Bey’in atıyla boğazı geçmesi ise en ilginci olacaktı…
İstanbul denince ilk akla gelen yerlerden biridir Boğaziçi. Marmara’nın bu inci gerdanı, koca bir medeniyetin izlerini taşır. Pek az bir coğrafyaya nasip olan güzelliğiyle de kendine has tabiatı, yaşayış tarzı vardır. Nice şaire ve ressama ilham olur. İstanbul’a gelen yabancı seyyahların hayran kaldığı güzide mekânların başında gelir.
Seyyah demişken, iki kıtayı birbirinden ayıran boğazı ilk yüzerek geçenler, daha çok yabancılardır. Bunların en meşhuru ve ilk kayda geçeni Lord Byron’dır. Ancak kendisi İstanbul’u değil, Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçer. Eceabat’tan Çanakkale’ye yüzen Lord Byron, bu tecrübeyle ilgili “Written After Swimming From Sestos To Abydos” adlı şiirini kaleme alır. Polonya ihtilalcilerinden Lenoire Zewerskenski de İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçenlerdendir. Daha sonraları bir Amerikan elçisi, Bebek’le Kandilli arasını en kısa sürede yüzme rekorunu kıracaktır. Daha pek çok kişi Avrupa’dan Asya’ya ya da tam tersi istikamette yüzerek geçer.
Bizans ordusunda paralı askerlik yapan Peçenekler hakkındaki bir bilgi ise oldukça dikkat çeker. Kedrenos ve Zonaras’ta geçen bilgilere göre Bizans, Balkanlara yerleştirdiği Peçenekleri Selçuklu akınlarını durdurması için Anadolu’ya göndermeye karar verir. Kayıklarla boğazı geçip Anadolu’ya ilerleyen Peçenekler, karşılarında soydaşlarını görünce savaşmayı reddederek geri dönmeye karar verirler. Dönüşü engellemek isteyen Bizans, gemilerini Anadolu sahillerinden çeker. Peçenekler ise kararlarından dönmez ve Balkanlar’daki yurtlarına dönmek için atlarının yelelerine sarılıp boğazda ilerlemeye başlarlar. Bu şekilde 15 bin kişilik ordu Rumeli’ye geçmeyi başarır. Aradan yüzlerce yıl geçer ve benzer bir yüzme deneyimi daha yaşanır. Üstelik bu kişi bir Osmanlı subayıdır: Yüzbaşı Nazım Bey. Kendisi İstanbul Boğazı’nı atıyla yüzerek geçer. Nazım Bey’in hikâyesine geçmeden önce kim olduğuna bir bakalım.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 199. sayısından (Mart 2025) okuyabilirsiniz.
Tasavvufun derinliklerinde yoğrulmuş, ilim ve hikmetle mücehhez velî ve Peygamber neslinden olan Emir Sultan Hazretleri’nin,…
Bir zamanlar Osmanlı’nın sanayi hamlelerinden biri olarak kurulan ve yıllarca Eyüpsultan’ın silüetinde mütevazı duruşuyla varlığını…
Yüzyıllar boyunca nice padişahlar, nice vezirler; camilerde zafer öncesi ellerini kaldırıp dua etmiş, cemaatle aynı…
Nadarlar, dünya fotoğrafçılığının seyrine damga vuran bir aile. Paul Nadar da fotoğrafçı babanın fotoğrafçı oğlu.…
Bu makalemizde Ârif Hikmet’in hem sanat anlayışına hem de Hatt-ı Sünbülî’nin tasavvufî estetiğine göz atıyoruz…
İslâm’da kadın, yalnızca bir birey değil; rahmetin, şefkatin ve faziletin timsalidir. Cahiliye devrinin karanlığını vahyin…