Kapak

Anadolu’da İslâmî Hayatın Giriş Kapıları İlmihaller

İslâmiyet, bu topraklara ayak bastığımızda yanımızda getirdiğimiz en değerli hazinemizdi. Hâlâ da öyle. Asırlarca verilen mücadelelerin yegâne gayesi, bu hazineyi korumak ve nasibi olanlara ondan dağıtmaktı. Anadolu’da İslâm’a giriş kapıları diyebileceğimiz eserler olan ilmihâller, yüzlerce yıldır dinî hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Bu eserler Anadolu’da nasıl ortaya çıkmıştı, nasıl bir vazife görmüştü, ilk ilmihâller nelerdi ve müellifleri kimlerdi?..

İslâm’da ilmihâl eğitimi diyebileceğimiz ilk itikâdî ve amelî konularla ilgili eğitim merkezi, Mekke-i Mükerreme’de Darü’l-Erkam’da, Medine-i Münevvere’de ise Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) açtığı ilk eğitim müessesesi olarak bilinen Suffe’de başlamıştır. Kendilerine Ashâb-ı Suffe denilen, ömürlerini İslâm ve onu öğrenmek için adamış, ilim âşığı sahabîlerin hepsine okuma ve yazmanın yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm ilimleri, ilmihâl bilgileri, İslâmî itikâd ile ilgili konular ve kıraat bilgileri öğretilmişti.

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem zamanında ilmihâl bilgisi denilebilecek temel itikâdî ve amelî bilgilere muhtaç olanlar ya bizzat Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) soruyorlar yahut onun vazifelendirdiği sahabîler vasıtasıyla bu bilgileri öğreniyorlardı. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâmın dâr-ı bekâya irtihalinden sonra Ashâb-ı Kirâm ile onların yetiştirdiği âlimler, müftî ve müctehidler, bu ihtiyaca cevap vermişlerdi.

Ancak sonraki devirlerde siyasî mülahazalar ve bazı eski inançların tesiri ile ortaya çıkan Kaderiyye, Cebriyye, Mutezile gibi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yolunun dışına çıkan bazı mezheplerin menfi tesirine karşı sünnet-i seniyyeye ve İslâm cemaatinin ittifakına dayanan “Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat” çizgisindeki büyük mezheb imamları ve büyük âlimler, İslâm’ın itikâdî esaslarını anlatan çok önemli eserler yazmışlardı. Bu mühim ve ayrıntılı eserlerin özellikle çocuklar ve halk tarafından daha iyi ve doğru olarak anlaşılabilmesi düşüncesi ile “daha sade ve kolay bir anlatım tarzı” kullanılmıştı. Böylece bir ihtiyacın sonucu olarak ilmihâl geleneği ortaya çıktı.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 113. sayısından (Ocak 2018) okuyabilirsiniz.

Dr. Ahmet Uçar

Recent Posts

Reval Görüşmeleri (1908)

Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…

3 hafta ago

Cüzzamlılar

Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…

3 hafta ago

Betona Gömülen Hatıralar

Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…

3 hafta ago

Sakarya Nehri’nin Doğduğu Topraklarda Bir Osmanlı Mirası Mahmudiye ve Çifteler

Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…

3 hafta ago

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Sırtını Yasladığı Âlim Fenârîzâde Ali Çelebi

Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…

3 hafta ago

Timur Han’ın Hindistan Seferi

Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…

3 hafta ago