Japon imparatoru, ülkesinden dönüş yolunda kaza yapan Ertuğrul gemisinde şehit düşenlere sahip çıkmış, onları kazanın yaşandığı yere defnederek hatırası yaşasın istemişti. Japonlar, talihsiz kazada yaralanan Osmanlı denizcilerini tedavi etmişler, iyileşenlerin evlerine dönmeleri için İstanbul’a kadar refakat etmişlerdi. Osmanlı sultanı, Japonların yaptığı iyiliği unutmamış, imparatora teşekkür mektubu yazmıştı…
Osmanlı Devleti ile Japonya arasındaki münasebetleri kuvvetlendirmek için Sultan İkinci Abdülhamid Han devrinde Japonya’ya 61’i subay ve memur, 548’i er ve erbaş olmak üzere 609 kişilik mürettebatıyla Ertuğrul Fırkateyni’nin gönderilmesine karar verilir. 14 Temmuz 1889’da İstanbul’dan hareket eden gemi Çanakkale Boğazı, Marmaris, Port-Said, Süveyş Kanalı, Nil Nehri, Cidde, Aden, Bombay, Kolombo, Singapur, Saygon, Hong Kong, Foçu, Nakasaki’ye, oradan da hareketle 7 Haziran 1890’da son durağı olan Yokohama’ya ulaşır. Büyük bir kabul gören Ertuğrul’un subay ve erleri üç ay boyunca el üstünde tutulur.
Vazifesini tamamlayan Ertuğrul, dönüş yolculuğu için 15 Eylül 1890’da Yokohama’dan hareket eder. 16 Eylül’de Kumanonada’ya giren fırkateyn, güneybatıya doğru seyrederken büyük bir fırtınaya yakalanır. Makinenin bütün gücüyle çalışmasına rağmen dağ gibi yükselen dalgalar, gemiyi Funakura kayalıklarına sürükler. Fırtınayla mücadele ederek Oşima Adası’na yaklaşan gemi, adanın güney ucunda yer alan Kaşinozaki Burnu ve aynı ismi taşıyan fenerin açıklarına yaklaşır. Kaptan ve mürettebatın fevkalade gayretleri netice vermez ve gemi 16 Eylül 1890’da saat 21.00 sularında Funakura kayalıklarına bindirir. Kayalıklara çarpar çarpmaz ortadan ikiye bölünen Ertuğrul, yavaş yavaş batmaya başlar. Bu elim hadisede, başta Amiral Osman Paşa olmak üzere 527 subay, erbaş ve erimiz şehit, 69 kişi de gazi olur.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 169. sayısından (Eylül 2022) okuyabilirsiniz.
Haziran 1908’de Baltık Denizi kıyısındaki Reval şehrinde, İngiltere’nin kral ve kraliçesi ile Rusya’nın çar ve…
Avrupa’da yaygın olan cüzzam hastalığı, haçlıların Kudüs’ü işgaliyle başka coğrafyalarda da görülmeye başlamıştı. Bu hastalığı…
Toprak, bir milletin hafızasıdır. O hafızanın en derin satırlarını ise mezar taşları yazar. Her biri…
Eskişehir’in doğusunda, Sakarya Nehri’nin sessiz pınarlarından hayat bulan verimli bozkırlarda, iki kardeş ilçe yükselir: Çifteler…
Sultanların saltanatına değer katan seçkin âlimlerden biri de, Sultan Fatih’in en büyük destekçilerinden Fenârîzâde Ali…
Ordusu, müneccimlerin vereceği haberi beklerken o, okuduğu âyet-i kerîmelerle askerlerine en büyük dayanağı sağlamıştı…