1 Nolu Üsküdar-Kısıklı Tramvayında

Hayal edin! 1950’lerin başında Kısıklı’dan bindiniz tramvaya… Yolculuğunuz, Üsküdar Meydan’a. O hafif eğimli tatlı rampadan aheste aheste iniyor vatman efendi. Paraya kıyıp birinci mevkiden aldığınız pencere kenarı deri koltuktan, hayalini kurduğunuz mesut İstanbul manzarasını seyrediyorsunuz…

Kısıklı Meydan’daki görevli memur, zile bastı, tramvay hareket etmek üzere… Fakat insanlar, o kadar birbirlerini tanıyorlar ki, tramvayla işe gidenler: “Aman vatman efendi! Lütfen biraz bekleyin, Ahmet Bey yokuştan geliyor…” Vatman da bakıyor, Ahmet Bey geliyor sahiden, birkaç dakika bekliyor, o da biniyor ve tramvay hareket ediyor…

Üsküdar-Kısıklı tramvay hattına şahitlik edenlerin anlattığına göre tramvaylı günler, bir başka güzelmiş Kısıklı’da. Yukarıdaki anekdottan da anlaşılacağı üzere o asude zamanlar, yaşayanların anılarında, yaşayamayanların ise hayalinde saklı kaldı.

“Üsküdar’dan gelen tramvay, son durak Kısıklı’nın meydanında büyük bir gıcırtıyla yarım daire çizerek durağa gelirdi. Vatman bir süre soluklanır, ardından Üsküdar veya Kadıköy yolcusunu alıp, aracı yokuş aşağı koyuverirdi. Tramvay durağı ile caminin arasında Setüstü kahvesi vardı. Sette yazlık portatif sandalye ve masalarda oturulur; çay, kahve eşliğinde meydan seyredilirdi.”

Çamlıca ve onun gölgesindeki Kısıklı, her daim huzur vermiş insanlara. Sakinliğin, sükûnetin ve nefis İstanbul siluetinin mekânı olmuş… Kısıklı’dan Üsküdar’a ve Kadıköy’e genellikle iş için gidilirken, tersi istikamete ferahlamaya, istirahate gelirmiş insanlar…

Ailece tramvayla gittiğimiz bir yer de Kısıklı’ydı. İskele durağından tramvaya binip Kısıklı Camii’nin meydana bakan tarafındaki Setüstü’nde birkaç saat oturur, herkes içeceğini bitirdikten sonra yine tramvaya binip dönerdik… Büyük Çamlıca eteklerindeki Tomruk suyuna gitmek için de aynı yolu kullanır, ancak Kısıklı’dan oraya çıkmak üzere fayton kiralardık.”

Tramvay, İstanbul halkının Çamlıca tepelerinden istifade etmesini daha da kolaylaştırmıştı. Kısıklı ise Çamlıca’ya vasıl olmak için bir soluklanma ve ferahlama durağı vazifesi görür imiş o yıllarda.

Derginin tamamını Yedikıta Dergisi 188. sayısı (Nisan 2024) okuyabilirsiniz.

Tunahan Kanıcı

Recent Posts

Balkanlarda Müslüman Kimliğinin Kalbi Deliorman

“Serhaddin ucunda bir gölge, bir dua gibi durur bazı yerler. Deliorman da onlardan biridir; sessiz,…

2 hafta ago

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Son Vasiyeti

Cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, son seferinden hemen önce yazdığı vasiyetnamesinde su hizmetinden bahsediyordu…

2 hafta ago

Anadolu’da Taşa Kazınmış En Büyük Türkçe Kitabe Taş Vakfiye

Anadolu topraklarında dikilitaş formundaki en büyük Türkçe kitabe, Germiyanoğluları zamanında dikilmiştir. Kütahya’da bulunan kitabe, taş…

2 hafta ago

Nizâmülmülk’ün Manevî Dünyası

“Her gün için bir parça ekmeğim ve ibadet edeceğim bir mescidim olsun, bu bana yeter.”

2 hafta ago

Marka Şehir Londra

Bir şehir nasıl marka olur? Veya bir şehir nasıl pazarlanır? Bu sorulara en isabetli cevabı,…

2 hafta ago

İslâm Şehir Tarihçiliğinin İlkleri

Bu makalemizde İslâm şehirciliğinin ilk dönemlerine ve şehir müelliflerinin ilk misallerine temas edeceğiz…

2 hafta ago