Kapak, Osmanlı Tarihi, Teknoloji Tarihi

Roket Bir Osmanlı İcadı mı?

   Osmanlı Devleti’nin tarih boyunca kazandığı başarılarda ateşli silahların yeri mühimdir. İlk ateşli silahlardan olan toplar, Fatih’in İstanbul kuşatması sırasında surlarda gedik açarken, Yavuz’un şark seferlerinde kale önlerinden meydanlara inmiş, Osmanlı ordusunun belkemiği olmuştu. Günümüzdeki roketlerin atalarından sayılacak yeni bir ateşli silah icad eden Bayramoğlu Ali Ağa ise hem harp sanatını hem de icatlarını anlattığı bir kitap yazmış, hatta bu yeni silahları ve kullanım şekillerini resimlerle göstermişti…

   On dördüncü yüzyılın ikinci yarısından itibaren ateşli silahlarla tanışmış olan Osmanlılar, kısa sürede bunları kendi bünyelerine transfer etmiş, savaşlarda ve muhasaralarda etkin bir şekilde kullanmışlardır. Ateşli silahlar sahasında kısa sürede hayli başarılı bir grafik çizen Osmanlılar, zaman içinde bu özelliklerini kaybederek Avrupa devletleri karşısında başarısız olmaya başlamışlardır. Bilhassa savaşlarda peş peşe yaşanan mağlubiyetlerin beraberinde getirdiği toprak kayıpları, Osmanlıların tekrar ateşli silahlar üzerine eğilmelerine yol açmıştır. Bunun için gerek devlet idarecilerinin gerekse bu makalede kısaca ele alacağımız Ali Ağa gibi ateşli silahlarla ilgili ocakların içinde bulunan kişilerin gayretli çalışmalarının olduğu göze çarpar.

Buna rağmen, Avrupa’daki gelişmelerin çok hızlı olması ve Osmanlıların bunları aynı hızla takip edememeleri neticesinde savaşlarda ciddi mağlubiyetler ve toprak kayıpları devam etmiştir. Fakat yine de Osmanlıların, özellikle ateşli silahlar konusunda kayda değer çalışmalar yaptıkları ve yeni silahlar geliştirdikleri görülür. Ali Ağa’nın telif ettiği Ümmü’l-Gaza isimli eserde görüldüğü üzere, yeni silahlar icad edilerek geliştirilmiş, ilaveten yeni savaş taktikleri uygulanmış ve yer yer başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bunda, çeşitli devirlerde yapılan ıslahat çalışmalarının önemli bir yeri bulunur. Böylelikle on sekizinci asır, Osmanlı Devleti için kaybedilen toprakların geri alınmaya çalışıldığı, Batı dünyasındaki ilerlemelerin kabul edilmeye ve çoğu askerî alanda olmak üzere önemli ıslahatların yapılmaya başlandığı bir devir olmuştur.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 90. sayısından (Şubat 2016) okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir