Osmanlı Tarihi

“Aziz” Kurban

“Ahalinin en ziyade hayretini gerektiren şey şu idi ki, Hüseyin Avni Paşa ile Midhat Paşa’dan her türlü hareket beklenirse de Rüşdü Paşa ağır ve ileriyi düşünür bir adam olup daima saltanata karşı hayırhahlığından bahsettiği halde zorbalara önder olması hatırlara gelmezdi! Hayrullah Efendi ise, cennetmekân Sultan Abdülaziz Han Hazretleri’nin hususi çırağı iken bu hain cinayete muvafakat etmesi pek uzak bir ihtimal görülmüş ve fakat (bu hıyanetinden dolayı)‘Şerrullah’ diye lakap takılmıştır. ‘Kasımpaşalı bir imam efendiyi Şeyhülislam etmek âlem-i bâlânın hatasıdır.’ diyelim fakat Rüşdü Paşa hakkında ne diyebiliriz.”

Osmanlı tarihi zaman zaman dâhilî sebepler ve bazen de dış mihraklar eliyle tahttan indirilen ve canına kıyılan padişahların kanıyla lekelenmiş. Genç Osman’ın daha tazecik bir fidanken acı-masızca boğuluşunu okuyup da tüyleri ürpermeyen yoktur. Sultan Üçüncü Selim’in tahttan indirildikten sonra katli esnasında saray ahalisinin nasıl kaçıştığını, bütün bu karmaşa içinde az sonra tahtı devralacak Şehzade Mahmud’un nasıl bir felaketten kurtulup tahta çıktığını hepimiz az çok biliriz. Hele Sultan Abdülaziz’in, sırtı yere gelmemiş pehlivan bir padi-şahın hazin sonu… Hepsi, hepsi yüreklere bir posa gibi çöken ve onlara dair tek bir kelime olsun işitilince, bir kare fotoğraf görülünce harlanan, tekrar tekrar tutuşan bir ateş, dinmez bir sızı değil mi?

 

Yazının devamını Yedikıta Dergisi Mart  (31. Sayı 2011) sayısından okuyabilirsiniz.

Önceki MakaleSonraki Makale

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir